Türkiye’nin AKP iktidarları elinde geldiği nokta; kendi coğrafyasında ve dünyada hükmü olmayan, iradesini tamamen dış güçlerin politik çıkarlarının emrine vermiş, içeride despotlaşmış dışarıda sesi çıkmayan, ekonomisini taşeronların insafına terk etmiş, alın teriyle çalışan vatandaşlarının ezildiği bir noktadır. Türkiye yıllardır her sabah yeni bir acıyla, yeni bir fiyaskoyla, yeni bir hayal kırıklığı ile uyanmaktadır.
Hükümet nereye elini atsa orası kuruyor. Çözüm süreci adı altında oynanan tiyatro Türkiye’nin birliği, bütünlüğü ve istikbali için en büyük tehditlerin başında gelmektedir. Bu süreç sadece teröristleri şımartmış, onlara can suyu olmuş ve belli yerlerde alan hakimiyeti kurmalarına neden olmuştur. Şehirlerimiz terör örgütünün gövde gösterisi yaptığı yerlere dönüşmüştür. Bu süreçte beş para etmez Türkiye düşmanları baş tacı edilmiştir. Barzani, İmralı, Kandil ve HDP dörtgeni kendi aralarında paslaşırken, AKP iktidarı her birine yaranmanın telaşına düşmüştür. Hükümet kendi eliyle besleyip büyüttüğü canavara yalvarır hale düşmüş, bu canavarın oyuncağı olmuştur. Türkiye böyle yönetilmez.
‘Kimse sabrımızı test etmesin’ türünden demeçler de artık inandırıcı değildir. Her olup bitene ‘yarabbi şükür’ diyen AKP bugüne kadar hiçbir testten alnının akıyla çıkamamıştır. Milletimizin sabır taşı çatlamış fakat bunların yüzleri dahi kızarmamıştır.
Ayn-el Arap’ta yaşananlar ise Türkiye’yi yöneten kadroların vizyonsuzluğunu göstermesi bakımından düşündürücüdür. Her gün farklı bir şey söyleyerek, her gün politika değiştirerek ve sadece tribünlere oynayarak dış politika yürütülemez. 29 Ekim günü peşmergenin topraklarımızdan alkışlar eşliğinde geçmesini bu hükümet içine sindirebilir, fakat biz bunu affetmeyeceğiz. Peşmerge için devletin imkanlarını seferber edenleri, misafirhaneleri açanları, benzinlerinin ve yedikleri lahmacunun faturasını ödeyenleri, onları bayram günü dalga geçer gibi topraklarımızdan geçirenleri biz de, milletimiz de, tarihimiz de affetmeyecek. Kobani tiyatrosunda figüranlığa razı olan bu zihniyeti affetmeyeceğiz.
AKP iktidarı ve zihniyeti artık milli devletimiz için en büyük tehdittir. Yıllardır bilinçli bir biçimde milli devletin içi boşaltılmaktadır. Çıkarılan torba yasaların satır aralarında, sözde çözüm ve demokrasi paketleriyle, devlet kurumlarındaki organize tasfiyelerle milli devletimizin içi boşaltılmaktadır. Bizim ısrarla üzerinde durduğumuz ve varlık nedenimiz olan fakat AKP iktidarının bir türlü anlayamadığı bir gerçeğin altını yeniden çiziyoruz: Bu coğrafyada ayakta kalabilmenin yegane yolu milli şuura sahip olmaktır. Milliyetçiliği ayakları altına alanlar gün gelir dünyanın ayağına düşerler. Türk milleti Anadolu coğrafyasında bugüne kadar dik durmuştur. Bunu da milli bir duruşla başarmıştır. Bu dik duruş sayesinde tarih yazılmıştır, milli devlet korunmuştur.
Boşaltılan sadece milli devletimizin değerleri değildir. Devlet hazinesinin de içi boşaltılmaktadır. Yerdeki ve gökteki saraylara harcanan paralara yazıktır, günahtır. Bu fakir milletin vergileriyle, alın teriyle sefa sürmek nasıl bir mantıkla, akılla izah edilebilir? 1,8 Milyar TL (eski parayla 1,8 katrilyon) ile bin odalı saray inşa etmek, uçak satın almak; her şeyden önce milli ve manevi değerlerimize hakarettir. Bu miktar, Türkiye’nin bütçe açığının yüzde 7’sine eşittir. Milletimizin ödediği vergilerin birilerinin lüks ve gösteriş düşkünlüğü uğruna heba edilmesini onaylamamız, kabullenmemiz mümkün değildir. Yerdeki ve gökteki saray milletimizin vicdanını yaralamıştır.
Bir kez daha uyarıyoruz: Vatandaşlarımızı daha fazla yaralamayın. Milletimizin ayranını kabartmayın. Aklınızı başınıza toplayın, bölücüleri ve onların hamilerini devletimize ortak etmeyin. Bölücülerin ve güya aydın geçinen hainlerin ipiyle kuyuya inmeyin. Bizleri bir arada tutan ülkü birliğini, hedef ve ideal birliğini örselemeyin. Milletimizin sabrını daha fazla zorlamayın. Milletimizin iyi niyetini test etmeye kalkmayın. Kötü sonuçları çocuklarımıza, torunlarımıza kadar uzanacak bu tahribata daha fazla hizmet etmeyin. Tarih karşısında da, milletimizin vicdanında da sonsuza kadar kendinizi mahkûm edecek ihanet senaryolarına taşeronluk yapmayın.