Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısında değişiklikler yapan kanunun AKP oylarıyla kabulünden sonra, yine hukuk sistemimizi, adalet kurumunu baştan sonra değiştirecek yeni bir düzenleme daha AKP oylarıyla kabul edildi.
Ancak yapılan şeyin adı düzenleme değildir. Çünkü düzenleme demek; toparlamak, iyileştirmek ve daha iyi duruma getirmek demektir. Oysa önümüze konulan bu kanun; düzenleme ve iyileştirme değil, tam tersine dağıtma, sulandırma ve tahrip etme girişiminden ibarettir. Sadece yirmi saat içinde HSYK gibi bir kurumu, adaletin en temel mekanizmalarından birini sulandırıldı, darmadağın ve tahrip edildi.
Deneyimler, teamüller, ihtiyaçlar, normlar ve çağdaşlığın gerekleri doğrultusunda oluşturulan, yoğrulan, şekil ve vücut bulan, anlam kazanan hukuk maddelerini; yangından mal kaçırır gibi, sadece Meclisteki çoğunluktan güç alınarak değiştirildi.
Aslında biz de, Türkiye kamuoyu da ve hepiniz de biliyorsunuz ki; AKP Hükümeti’nin yaptığı düzenleme yangından mal kaçırmanın çok ötesinde bir değer taşımaktadır. AKP Hükümeti; yangından değil, yargıdan mal kaçırmaktadır. AKP yargıdan mal kaçırmaktadır. Yapılmaya çalışılan şeyin özeti çok nettir. AKP’nin bütün gayreti; ayakkabı kutularındaki milyon dolarları ve adı yolsuzluğa karışan malum kişileri yargıdan kaçırmaktan ibarettir.Birkaç hırsızı korumak için hukuk ve adalet ayaklar altına alınmaktadır.
AKP Hükümeti uzun zamandır bilinçli olarak hukuku fiilen askıya almak için bütün gücüyle uğraşmaktadır. Sözde demokrasi paketleri, yargıdaki değişik düzenlemeler, HSYK’nın yapısındaki değişiklikler ve nihayet yargı paketinin fiili sonucu kesinlikle hukuku askıya alma çabasının ürünleridir. Bu gayretin arka planında ne olduğunu hepimiz gayet iyi biliyoruz: AKP; kendi hukukunu, daha doğrusu kendini adaletin keskin kılıcından koruyacak hukuku oluşturmanın peşindedir.
Tüm bu hukuk cinayetlerinin sonucunda, Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar adalete karşı bir güvensizlik oluşmuştur. Bu millet, bu güzel millet adalete güvenmeyecek de neye güvenecektir? Milletin gözünün içine baka baka milyon dolar hırsızlarını aklayıp paklanmış, tüyü bitmemiş yetimin hakkını adaletten kaçırılmıştır.
17 Aralık operasyonunda hırsızların üzerine gitmek yerine, onları mahkum etmek yerine; demokrasiyi, adaleti ve hakkaniyeti mahkum edilmiştir. Hırsızı yakalayan polisler sürgün edilmiş, hırsızlık ve yolsuzluk ne yazık ki AKP lehine meşru hale getirilmiştir. Bu paket bize göre bir demokrasi paketi veya yargı paketi değildir. Bu paket bir hukuk cinayetidir. İktidara yakın çevrelerin yolsuzluklarını gizlemek için bütün değerleri tahrip eden bir pakettir.
17 Aralık gibi son derece açık bir yolsuzluk olayından bile, bir mazlum ve mağdur edebiyatı çıkarma gayretini hepimiz gülerek izlemekteyiz. Bu mağdur edebiyatı için bir günah keçisi bulunması gerekiyordu. Onu da buldular ve adına da paralel devlet dediler. 12 yıldır iktidarda olan AKP iktidarı ucu kendine dokunduğunda, tekerine çomak sokulduğunda aniden mağdur ve mazlum oluverdi. 12 yıldır al gülüm ver gülümle yürüyen saadet tekerinize çomak sokulunca canavarlaştıı. 17 Aralık gününe kadar aklınız neredeydi? Ne zaman ki ayakkabı kutularında sakladığınız dolarlar ortaya saçıldı, ne zaman ki sansürcü talimatlarınız piyasaya düştü; işte o zaman deliler gibi kendilerinden geçtiler.
AKP iktidarı ve onun temsil ettiği zihniyet çok ağır bir vebal altındadır. Bu vebal AKP iktidarının boynunda asılıdır. Bugün olmasa bile çok yakın bir gelecekte millet bu vebalin hesabını mutlaka soracaktır.
Yüzlerce hâkimin ve yargıcın sadece 2 ay içinde yer değiştirmesi, operasyonları yürüten polislerin sürgün edilmesi, yolsuzluk dosyalarının el değiştirmesi, savcılar üzerinde siyasi baskılar yapılması, bakanların fezlekelerinin bekletilmesi; tüm bunlar birer hukuk cinayetidir. Fakat öldürülen sadece hukuk değildir. Milletin vicdanı ve hakkaniyeti de ezilmiştir, örselenmiştir.
Üzerine titrediğimiz yargı, gözümüzden esirgediğimiz hukuk; sizin baskılarınız yüzünden tarafsızlığını yitirmiştir. AKP sayesinde, toplumun hukuka ve adalete güveni kalmamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti hukuk, hakkaniyet ve adalet temelleri üzerine kurulmuş bir devlettir. Bu ülke hukukla kurulmuştur. Bizler, yani Türkiye’nin milliyetçileri, bu ülkenin sadık evlatları olarak hukukla kurulan ülkemizin, hukuksuzlukla yıkılmasına izin vermeyeceğiz. Türkiye’nin bir muhaberat devleti olmasına müsaade etmeyeceğiz. Hukuk bizim için ekmek gibi, su gibi, vatan gibi vazgeçilmezdir.
Hukuk ve adalet Türkiye’nin ve demokrasinin temelidir. Bu temelle oynanmasına, bu temelin tahrip edilmesine, Türkiye’nin sadık vatandaşları ve milliyetçileri olarak izin vermeyeceğiz.