Gezi Parkı
Değerli basın mensupları,
Öyle sanıyorum ki, ilerde Türk tarihini yazanlar şu son yaşadığımız günler için “Türkiye’yi sarsan yirmi gün” diyeceklerdir.
Türkiye gerçekten son yirmi-yirmi beş gündür daha önce tanık olmadığı türden olaylar yaşamaktadır.
İstanbul taksim gezi parkından başlayan ve ardından bütün ülkeye yayılan gösteriler başta devlet- halk ilişkilerine…
Türkiye’nin uluslararası ilişkilerine büyük zararlar vermiştir.
Bu yaşananlar hala karanlık, müphem ve bilinmezliklerle doludur.
Daha olayların başladığı ilk günlerde biz MHP olarak bu işin özenle dışında durduk.
Bu tavrımız bazı çevrelerde hükümete dolaylı destek gibi de algılanmıştır.
Oysa böyle durumlarda MHP’nin tek bir kriteri vardır:
Olay Türkiye’ye zarar verecek bir olay mıdır, değil midir?
Biz milliyetçi hareketçilerin bir özelliği vardır:
Biz bir olaya akılla ve tarih şuuruyla yaklaşırız.
Türkiye için korumacı bir yaklaşımdır bizim yaklaşımımız.
“dibini görmediğimiz kuyunun suyunu içmeyiz”
Nitekim gezi parkı olaylarının başladığı ilk günlerden itibaren biz gelişmeleri mercek altına aldık ve bazı sonuçlara vardık.
Olay çok boyutlu, karmaşık ve çok katmanlı bir olaydır.
Olayın başlangıcında gerçekten çevre duyarlılığı ile sayın Başbakan’ın bitmek, tükenmek ve doymak bilmeyen inşaat, rezidans, avm ihtirasına dur demek isteyen insanların makul eylemleri söz konusudur.
İstanbul tarihine bir “suliet katliamcısı” olarak geçecek lan sayın başbakanın davranışları, nobranlığı, kibri ve İstanbul üzerindeki emelleri insanlarımızı en sonunda sokağa dökmüştür. Bunu sonuna kadar destekliyoruz.
Ondan sonraki gelişmeler vahimdir.
Türkiye 20 gündür iç savaş görüntüsü veren bir ülkedir.
Hükümetin aymazlıkları, Başbakan Erdoğan’ın izah edilemez tuhaf davranışları ülkemizin ele güne rezil olacağı bir duruma düşmesine neden olmuştur.
Ne kadar yasa dışı örgüt varsa sürecin içine dâhil olmuş, Türkiye’nin sokakları yakılıp yıkılmış;
İnsanlar ölmüş,
Devlet malına ölçüsüz zararlar verilmiştir.
MHP bu tablonun içinde yer alamazdı ve almamıştır.
Milliyetimizin büyük çoğunluğu gibi bizde sağduyu çizgisinde gelişmeleri üzüntüyle izledik.
Değerli arkadaşlar,
Öncelikle belirtmek zorundayız ki, yaşanan olayların baş sorumlusu doğrudan doğruya ak parti hükümeti ve Başbakan’ın ta kendisidir.
Başbakanın hiç bir ölçüsü olmayan tuhaf, anlamsız ve toplumu geren konuşmaları olayların toplumsal ve duygusal zeminini oluşturmuş,
Ve daha sonrada olaylara adeta benzin dökmüştür.
Sayın başbakan dünyada eşi benzeri görülmedik biçimde ülkesinin insanlarına hakaret eden,
Ülkesinin insanlarını kategorize eden,
Bölen,
Aşağılayan,
Kutuplaştıran,
Birbirine düşüren bir başbakandır.
Ağzından millet lafını düşürmeyip de milleti bu kadar önemsemeyen bir başbakan siyasi tarihimizde yoktur.
Bu nobranlık, bu üslupsuzluk yirmi gündür Türkiye’ye adeta bir iç savaş yaşatmıştır.
Uyuyan örgütler uyandırılmış, ülkenin birçok köşesi yasadışılıkların yarattığı görüntülerle dolup taşmıştır.
Türkiye uluslararası kamuoyu önünde zavallı bir ülke durumuna düşürülmüştür.
Suriye yönetimi bile Türkiye’yle alay etme küstahlığını göstermiştir.
İşin doğrusu bu yaşananlardan sonra sayın başbakanın istifa edip çekip gitmesi gerekirdi.
Diğer taraftan gezi parkı olayları bir gerçeğin daha görünmesine neden olmuştur:
Bu hükümet yönettiği toplumun içinde ne olup bittiğinin farkında değildir.
Yasa dışı örgütlere dönük bir devlet hâkimiyetinin olmadığı açıkça görülmüştür.
Bu hükümet ülkesinin yeni genç kuşaklarından haberdar değildir.
Kendi ülkesinin sosyolojisinden habersiz bir hükümet yönetiyor Türkiye’yi.
Başbakan halk olarak sadece kendi çevresini,
İhale meraklılarını bilir hale gelmiştir.
Yönettiği toplumun çok gerisine düşmüş bir hükümetle karşı karşıyayız.
Çözüm süreci
Adına çözüm süreci denilen, bizim MHP olarak ihanet süreci olarak tanımladığımız süreç maalesef Türk milletinin varlığı ve birliği aleyhine işlemeye devam etmektedir.
Son gezi parkı olayından dolayı hükümetin yıpranan imajını bölüce emelleri için kullanmaya dönüştürmeye çalışan hain odaklar bütün güçleriyle harekete geçmişler ve hükümeti açıkça kullanmaya başlamışlardır.
Son 10 gündür bölücü bdp ne demişse ve hükümetten ne istemişse o olmuştur.
Bdp heyeti bölücü başına gitmiş ve apo’nun talimatlarını hükümete iletmiştir.
İmralı canisinden gelen metni lütfen herkes okusun.
Apo resmen hükümete talimat veriyor ve akıl veriyor.
Daha önemlisi tehdit ediyor.
Hangi aşamanın başladığını söylüyor.
Bu korkunç bir durumdur.
İşler bu noktaya getirilmiştir.
Bdp eş başkanı grup toplantısında “demokratik özerklik olacak” açıklamasını yapıyor.
Soruyoruz, hani sizin anlaşmanızda demokratik özerklik yoktu.
Kandil’deki terörist karayılan açıklıyor: “apo sürecin sonunda özgür olacak” diyor.
Bütün bu sözlere karşı hükümetten bir Allah’ın kulu tek bir itiraz gelmiyor.
Aslında akp-pkk ittifakının karanlık yüzü yavaş yavaş kendisini gösteriyor.
Şimdi öğreniyoruz ki akp pkk’nın talep ettiği yasal değişiklikleri yapmaya hazırlanıyormuş.
Değerli basın mensupları,
Buradan bütün dünyaya,
Bütün Türkiye’ye duyuruyorum ki,
Biz MHP olarak bu ihanet sürecini büyük bir dikkatle izliyoruz.
Akp’nin demokratikleşme yalanıyla pkk ile yaptığı mutabakatın gereklerini yerine getirmeye hazırlandığını biliyoruz.
Ancak başta akp olmak üzere bütün dünya âlem bilsin ki bu ülkenin meclisine bu onursuz yasa teklifleriyle gelinirse bu işin sorumlularını pişman ederiz.
Türk milletini satmanın bedelini ağır ödetiriz ve o kanunları o meclisten geçirtmeyiz.
İhanetin bu aşamaya kadar gelmesini oturup seyredemeyiz.
Türkiye’yi böldürmeyiz.
Bu bizim için siyaset ötesi bir şeydir.
AB- Almanya
Hükümet ülke yönetimindeki gevşekliğini dış ilişkilerimize de yansıtmıştır.
Almanya ile yaşadıklarımız kabul edilebilir cinsten değildir.
Alman başbakanının partisinin siyasi belgelerine türkiye zaten bir alt statü olan “imtiyazlı ortak” olarak bile girememiştir.
Türkiye’yle ilgili tüm açıklamalar onur kırıcıdır.
Hükümetin “dış itibar” dediği bu yaşananlar değildi herhalde.
Müzakere fasıllarından birinin daha açılması olumlu bir gelişme olarak nitelenebilecekken Almanya’nın isteği üzerine dört ay ertelenmesi onur kırıcıdır.
Güçsüz düşen hükümetin bu gelişmelere karşı koyması imkânsız hale gelmiştir.
O efelenen başbakanın yerine sessiz bir başbakan gelmiştir.
Türkiye dış dünyada giderek itibar kaybediyor ve bu durum bütün ilişkilerde kendisini gösteriyor.
Ülkemizde görev yapan büyükelçiler bile Türkiye’ye karşı özensiz davranır hele gelmiştir.
Egemen Bağış’ın dün ab büyükelçileriyle yaptığı toplantıdan sonra söz konusu büyükelçiler akşam saatlerinde bir ortak açıklama yapmışlar ve Türkiye’ye insan hakları dersi vermeye kalkmışlardır.
Geldiğimiz ve ülkemizin getirildiği nokta budur.
İsrail
Bu arada bizim fikri takip melekelerimiz iyi çalıştığı için sorma gereği duyuyoruz:
Şu İsrail’le hükümet arasında süren tazminat görüşmeleri ne oldu sahi.
Bu konuda hükümetten bir açıklama bekliyoruz.
Topluma jaka satan hükümet belli ki bu konuda mesafe alamamış ve İsrail’i ikna edememiştir.