Türkmen kenti Kerkük’e paçavranın asılması; kelimenin tam anlamıylafecaattır. Uzun yıllardır Irak’ın kuzeyinde ve özellikle Kerkük’te bilinçli bir demografik oyun oynanmaktadır. 2014 yılından itibaren ise İŞİD’le mücadele adı altında peşmerge Kerkük’ün yönetimine fiilen el koymuştur. Kerkük’ün tapu ve nüfus daireleri talan edilmiştir. Gemiyi azıya almış peşmerge, Kerkük’ün hafızasını yok etmek için her türlü iğrençliği sergilemiştir.
Öz Türk kenti Kerkük’e binlerce peşmergeyi getirerek bölgenin nüfus yapısı zorla değiştirilmiştir. Kerkük’te ve diğer Türkmen kentlerinde tek bir dikili ağacı olmayan, tek bir tarihi eseri bulunmayan, tek bir kültürel motife sahip olmayanların Kerkük’te hak iddia etmeleri kanımıza dokunmaktadır.
Bu tarihi ihanete, bu oldubittiye, bu zulme ve bu vandallığa karşı sesimizi yükseltmemiz, Türkmen kardeşlerimizin istikbali için her türlü girişimi, fedakârlığı yapmamız şarttır, elzemdir. Ortadoğu kazanı kaynarken, bu kazanın içinde Türkmenler yanarken bize uyku yoktur. Peşmerge başı Barzani Türkiye’ye gelip sözde paçavrası gönderde dalgalanırken, bu duruma tepki gösteren bir tek milliyetçiler, ülkücüler olmuştur.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin ikazları dikkate alınmamıştır. Şimdi aynı Barzani, BM Genel Sekreteri’ne Erbil’de ‘bağımsız Kürdistan için referandumdan’ söz etmekte, BM’nin olurunu istemektedir. Barzani bu gücü nereden almaktadır? Kerkük, Erbil ve daha birçok Türkmen memleketinin kaderi ne olacaktır? Yüzbinlerce Türkmen’in istikbali hainlerin, çapulcuların ve işbirlikçilerin insafına mı terk edilecektir?
Irak’ın kuzeyinde ve şimdilerde Kerkük’te oynanan oyunun temelinde enerji ve petrol kavgasının olduğu aşikârdır. Bu süreçte Türkmen kardeşlerimizin dışlanması, evlerinden yurtlarından sürülmesi aynı zamanda Türkiye’ye karşı açık bir tehdittir. Bu tehdit ‘kaygı demeçleriyle ve izlemekle’ bertaraf edilemez. Kerkük’teki yangın Ankara’ya da ulaşır. Bizim çıkarlarımız bölgedeki Türkmen çıkarlarıyla birebirdir ve sonsuza kadar da öyle olmak zorundadır.
Peşmergenin abad olduğu yerde Türkmenlerin ve Türkiye’nin huzur bulması mümkün değildir. Mesele parti meselesi, siyaset meselesi değildir. Mesele Türkmenlerin ve nihayetinde Türkiye’nin istikbali meselesidir. Zulüm ile abad olmaya meyleden peşmerge başına, sonunun felaket olacağı net olarak gösterilmelidir.