AKP iktidarının Türkiye’ye ve milletimize maliyeti her geçen gün artmakta ve artık çekilmez bir hal almaktadır. Bilim üretmekten aciz bir TÜBİTAK, boğazına kadar siyasete batmış ve milli olmaktan çıkmış bir istihbarat teşkilatı, bölücülerin elinde ve dilinde egemenliği sorgulanan bir devlet, vatan toprağında atalarının kabrini düşmana terk eden bir irade, tamamen yandaşların ve soyguncuların emrine verilen bir ekonomi, milleti tehdit etmekle meşgul bir Cumhurbaşkanı, yönetim kabiliyetini ve iradesini rehin vermiş bir Başbakan, gölgesinden korkan bir Bakanlar Kurulu, milletin değil AKP’nin emrinde çalışan bir bürokrasi ve sadece Meclis’teki parmak çoğunluğunu referans alan bir demokrasi. Tüm bunlar Türkiye’nin geçtiğimiz 13 yılda hangi ellerde yönetildiğinin, nasıl bir maceraya doğru sürüklendiğinin örnekleridir.
Saraylara ve yandaşa saçılanlarla sadece devletin kasasının içi değil, bölücülerle kol kola milli devletin içi de boşaltılmıştır. AKP Türk siyasi ve demokrasi tarihine ‘sadece kendi çevresini kalkındıran’ parti olarak geçmiştir. AKP’nin sayesinde siyaset bir geçim alanına, rant alanına dönmüştür. Toplumun algısında da siyaset kurumuna güven dibe vurmuştur.
Millet Sayın Erdoğan’ın sarayına baktıkça, saraya harcanan milyarlarca dolara baktıkça; siyasete olan inancını kaybetmektedir. Türkiye’de fakirlik zirve yapmışken, işsizlik had safhaya ulaşmışken, insanlarımızın bireysel borçları katlanarak büyürken; sadece kendi egolarını tatmin etmek için yapılan binalar bir utanç abidesi olarak yükselmeye devam etmektedir
Hayata geçirilmeye çalışılan tüm kanunların temelinde Cumhurbaşkanı’nın ve AKP yöneticilerinin bitmez bilmeyen ihtirasları vardır. Türkiye adeta Sayın Erdoğan’ın ve AKP yöneticilerinin kişisel hırslarının, egolarının ve ihtiraslarının sınandığı bir deney tahtasına dönüştürülmüştür. Bütün Türkiye bu kişilerin siyasi ikballeri için dizayn edilmektedir. Bu ihtiras uğruna vatandaşlarımızın arasına ikilikler, kamplaşmalar sokulmuştur.
Ekonomi lime lime dökülmektedir. TÜİK’in bütün zorlama ve baştan sona manipülasyon kokan rakamları ile sokağın gerçeği arasında derin uçurumlar vardır. Sorumluyu Merkez Bankası olarak göstermekle, ekonomide bile mağduriyet pozları vermekle bu kötü gidişatın önüne geçilemez. Nutuk atmakla ekonomi yönetilemez. Yıllarca sadece sıcak para, özelleştirme ve rant üçgeninde çevirdikleri ekonomi artık dikiş tutmamaktadır. Bu anlayışın sonucunda millet fakirleşmekte, AKP yandaşları ve soyguncular zenginleşmektedir.
Milletimiz AKP tiyatrosunun farkındadır. 7 Haziran seçimleri bu tiyatronun son bulacağı tarihi bir seçim olacaktır.