Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında siyasi, ekonomik, toplumsal ve uluslar arası ilişkilerimizle ilgili oluşan tablo; seçim sürecinde dile getirdiğimiz değerlendirmelerimizdeki haklılığımızı bir kez daha göstermiştir.
Artık net olarak görülmüştür ki; Sayın Erdoğan kendi siyasi ikbali için gözünü kırpmadan her şeyi harcayabilecek bir ruh hali içindedir. Türkiye yeniden daha koyu bir alacakaranlık kuşağına girmiştir. Anayasaya meydan okurcasına görevine devam eden Sayın Başbakan bildiğini okumakta, ‘ben yaptım oldu’ mantığı ile hukukla, hakkaniyetle, teamüllerle dalga geçmektedir.
Bütün Türkiye adeta Sayın Erdoğan’ın ihtiraslarına hizmet için dizayn edilmektedir. Devletin bütün kurumları ve çalışanları kendilerini AKP’ye mahkûm ve mecbur hissetme noktasına gelmişlerdir. Bu durumdan ciddi biçimde endişe duymaktayız.
AKP Genel Başkanlığına ve dolaylı olarak Başbakanlığa aday gösterilen Sayın Ahmet Davutoğlu, liderlik için değil Sayın Erdoğan’ın politik operasyonlarının taşeronluğu için seçilmiştir. Çankaya bundan sonra bizzat Sayın Erdoğan’ın ihtiraslarının, egosunun ve baskılarının merkezi haline gelmiştir. Davul Sayın Davutoğlu’nun boynunda, tokmak Sayın Erdoğan’ın elindedir. Uzaktan kumandalı, sanal bir Başbakan ister istemez Çankaya’nın kontrolü altında olacaktır.
Sıfır sorun kandırmacasıyla ülkemizi bölgenin oyuncağı haline getirenler, korkarız ki Türkiye’nin içini de halef selef işbirliği ile karıştıracaklardır. Bundan sonra iç ve dış politikada ‘stratejik derin’ sorunlar Türkiye’yi beklemektedir.
Diğer yandan seçim sürecinde kapalı kapılar ardında bölücülere verilen tavizlerin maliyeti ortaya çıkmaya başlamıştır. Lice’de dikilen terörist heykelinin geçmişi aylar öncesine dayanmaktadır. Her nedense seçim sonrasında ortaya çıkan / çıkarılan bu sözüm ona heykel, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin dikkat çekmesi, tavizsiz duruşu ve milletimizin hislerine tercüman olması neticesinde yerinden kaldırılmıştır. Fakat Türkiye’nin Güneydoğu’sunun teröriste teslim edildiğine dair her gün yeni bilgiler gelmektedir. Devlet içinde paralel avına çıkanlar, asıl paralel devletin Güneydoğu’da kurulduğunu görmek istememektedir. İnsanlara paralel yaftası yapıştırıp sindirmeye çalışanlar, her nedense gözlerinin önündeki paralel hainlere müsamaha göstermektedirler. Sayın Başbakan’a sesleniyoruz: Paralel arıyorsan İmralı’ya bak. İmralı’yı ziyaret edenlerin demeçlerine bak.
Seçim sonrasında terör örgütünün hain saldırıları artmaya başlamıştır. Anlaşılan o ki; kapalı kapılar ardında karşılıklı iltifatlarla başlayan ‘cicim ayları’ son bulmuştur. AKP’nin ve Sayın Erdoğan’ın birkaç oy uğruna ve şirin görünmek adına kendi elleriyle besleyip büyüttüğü canavar, milletimizin karşısına daha da büyük bir bela olarak çıkmıştır.
19 Ağustos günü Van’daki hain bir pusu sonucu şehit edilen teğmenimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Terörist heykelleri dikiliyor, bayrağımız gönderden indiriliyor, ilçe merkezlerinde emniyetin lojmanlarına roket atar atılıyor. Soruyoruz, siz daha neyin müzakeresini yapıyorsunuz? 23 yaşındaki teğmenimiz şehit edilirken, siz hangi demokratik süreçten bahsediyorsunuz?
Çözüm adı altında şımaran, palazlanan teröristlerin hainliklerinin vebali AKP yöneticilerinin boynundadır. Milletimizi çözüm adı altında kandıranlar, çözüm adı altında memleket topraklarını teröriste teslim edenler, kendi siyasi ikballeri için evlatlarımızı terörist karşısında savunmasız hale getirenler bunun hesabını vereceklerdir. Teröristle kolkola girip ülkemizi her türlü hain kurguya açık hale getirenlerden TBMM çatısı altında da, Çankaya’da da bunun hesabı sorulacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi Sayın Devlet Bahçeli’nin liderliğinde ve her koşulda memleket düşmanı bu zihniyetle siyasi mücadelesine devam edecektir.